16 Mart 2020 Pazartesi

Yağ çekme (oil pulling)

Son zamanlarda her yerde yağ çekme ile ilgili birçok bilgi, haber ve reklamla karşılaşınca nedir ne değildir diye biraz araştırma yaptım. Yağ çekme terimi 1 yemek kaşığı yağın 5-20 dk boyunca ağızda çalkalanıp tükürülmesini ifade ediyor. Genellikle sabahları duş alırken ya da gece yatmadan önce oil pulling yapılıyormuş. Yağı ağızdan atarken de lavaboya atmak yerine peçete ile çöpe atmayı tavsiye diyorlar ki lavaboda yağa bağlı tıkanmalar olmasın. Ayrıca atık suya yağ karıştırmamış olmak da önemli. Yağ olarak çoğunlukla hindistan cevizi yağı gibi hoş aromalı yağlar kullanılıyor. Susam yağı, zeytin yağı, ayçiçek yağı da kullananlar var. Yöntemin kaynağı da Hindistan'daki ayurveda uygulamalarına dayanıyor. Bahsedilen yararların büyük bir kısmı ağız sağlığı ile ilgili olsa da konuyu ilerletip detoksa kadar götüren birçok kaynak da mevcut. Ancak bahsedilen bu yararların doğruluğu var mı? Bu yararların pseudoscience yani sözdebilim olup olmadığını anlamanın yolları elbette var. Bu konudaki yayınlanmış bilimsel makaleleri bakmak bunlardan en güvenilir olanı. 2017 yılında Hindistan'da  yayınlanmış "Oil pulling: A traditional method on the edge of evidence" adlı bilimsel bir yayın gözüme çarptı. Bilimsel geçerliliği olan bir dergide yayınlanmış ve konuyla ilgili yapılan araştırmaları derlemişler. Yapılan çalışmaların deney tasarımlarının düzgün olmadığını ve yağ çekme terapisinin ağız sağlığı için kullanılmasının önerilmesi için yeterli onaylanmış bilimsel çalışmanın olmadığını makalelerinin sonuç kısmında açıklamışlar.  Ayrıca Amerikan ve Kanada Diş Sağlığı Birlikleri oil pulling ile ilgili açıklamalarda bulunmuşlar ve her ikisi de oil pullingi öneren açıklamalarda bulunmamışlar.  Bu arada yan etkileri ile ilgili olarak da tahimin edeceğiniz gibi mide bulantısı gözlenmiş ayrıca akciğere yağ partiküllerinin kaçması ile oluşan "Lipoid Pneumonia" yani zatürre de gözlenmiş. Sonuç olarak oil pullingin faydaları henüz bilimsel olarak ispatlanmamış olsa da, geçerli ağız sağlığı rutininin uyguladıktan sonra ( günde iki kez diş fırçalamak, diş ipi kullanmak) oil pullingi de yanında uygulamak isterseniz neden olmasın, ama lanse edilen faydalara körü körüne inanmamak şartı ile.

9 Mart 2020 Pazartesi

Buharda Sebzeli Levrek Fileto


 Sağlıklı ama lezzetli bir akşam yemeği hazırlamak her zaman kolay olmuyor. Lezzetli şeyler sağlıklı değil, sağlıklılar da çok lezzetli değil derken bu yemek imdadıma yetişti. Bu yemek için mutlaka  buharda balık pişirmenize yarayacak bir düzenek gerekli. 2 katlı bambu buharlı pişirici sepetlerden almıştım, en alttaki fotoğraftaki gibi. Kullanımı çok rahat. Vok tava gibi geniş bir kapta az miktardaki kaynayan suyun üzerine bu sepeti oturtuyosunuz 15-20 dakikada içindekiler pişiyor. Yıkaması da kolay deterjan değdirmeden suyla temizleyip kaldırıyorsunuz. Zaten çoğunlukla birçok yemek yağlı kağıt içerisinde  pişiriliyor.  Yemeğin yapımı da çok zahmetsiz. Başlangıçtan sofraya kadar geçen süre 30 dakikayı geçmiyor. 

Bu yemek için levrek yerine alabalık ya da somon da uygun olur. Balıkların filetosunu balıkçınız kılçıksız olarak  hazırlayabilir. Siz de fileto çıkartabilirsiniz. 400-600 grlik bütün bir levreği satın aldığınızda çıkarılan her bir filetoyu bir kişilik porsiyon olarak hazırlayabilirsiniz. 
Gelelim sebze seçimine, ben bu tarifi Jamie Oliver'dan esinlenerek yapmıştım. Onun tarifinde kuşkonmaz vardı. İlk denememde kuşkonmaz kullandım. Ama kuşkonmaz her zaman bulunması zor ve genellikle pahalı bir sebze olduğu için alternatif sebze arayışımda brokoliyi denedim. Brokoli de en az kuşkonmaz kadar güzel oldu. Hazırladığım görsellerde her iki sebzeli versiyonu da var. Brokolili versiyonda yanına siyah pirinç pilavı koydum. Siyah pirinç lezzetleri çok güzel taşıdı.


Tarife başlarken ilk önce vok tavada suyu kaynamaya bırakın. O sırada yağlı kağıdı kesme tahtasına serin. Yıkadığınız balık filetosunu yağlı kağıda koyup her iki tarafını karabiber, tuz ve zeytinyağıyla çeşnilendirin. Karabiber değirmenden geçirilirse ve bol kullanılırsa lezzeti baya arttırıyor. Sebzeleri de (brokoliyse eğer saplarını kısa keserek, kuşkonmazsa sert saplarını ayıklayarak) filetonun yanına yerleştirin ve yine karabiber, tuz ve zeytinyağı ekleyin. Yağlı kağıdı bohça şeklinde kapatın, kaldırıp sepete her bir bohçayı yerleştirin. Bizimki iki katlı olduğu için her kata bir tane sığdırarak iki kişilik yemek hazırladım. Aslında dört kişilik de olur her bir bohçayı daha büyük hazırlarsanız, bohçalar iki porsiyonluk olabilir. Pişmesi için 15-20 dakika bekleyin, kontrol edip tabaklara servis edin. Servis yaparken yağlı kağıdın içerisindekileri servis tabağına yerleştirin.  Bir miktar suyu da oluyor o su inanilmaz lezzetli bir su, dilerseniz yanına kızarmış ekmek koyun, suyuna banmak için, ya da aynı tabağa pilav koyarak suyu pilavın emmesine izin verin. Sebzelerin hafif diri kalması daha lezzetli olmalarını sağlıyor. Benim tavsiyem bu yemeği servis ederken limon kullanmamak, limon tatlarını baskılıyor ama bu yemeğin yanına bir kadeh beyaz şarap çok yakışır. 

5 Mart 2020 Perşembe

Evde kişisel kütüphanenizi kurmak



Evde kendinize ait yalnızca sizin seçtiğiniz kitapların bulunduğu bir kütüphane kurma fikri bence çok cezbedici. Ayrıca kütüphaneniz sizden sonraki jenerasyona bırakılabileceğiniz en güzel miras. Bazı kurallarla kütüphanenizi zenginleştirmeye devam ederken, kütüphanenizi düzenli bir şekilde sergileyebilirsiniz.

Öncelikle evinizde sergilediğiniz zengin içerikli ve geniş bir kütüphanenin çevrenizdeki birçok kişi tarafından ilgi çekeceğinden emin olabilirsiniz, o yüzden öncelikle ödünç verme konusunu konuşalım. Okuduğum kitaplara sahip olmayı, zaman zaman onlara tekrar dönmeyi, hatırlamayı severim zaten evde bir kütüphane kurma fikri de buradan çıktı, ancak ödünç veridiğiniz bir kitabın bir daha geri dönmemesi ya da hırpalanmış olarak geri dönmesi hoş olmayabilir. Ödünç verip vermeme kararı tamamen size ait ama ödünç verdiğiniz kitapların listesini tutmanız belki iyi bir tavsiye olabilir.

Şimdi gelelim kütüphanenize kitaplarınızı yerleştirmek için vereceğim tavsiyelere. Bizim kütüphanemizde kitapları türlerine göre gruplandırdık. Fantastik, bilim kurgu, popüler bilim, dünya edebiyatı, türk edebiyatı, biyografi, dünya klasikleri, modern klasikler, hobi kitapları gibi kategorilerle kitaplarınızı gruplandırarak yerleştirebilirsiniz. Kitap gruplarında aynı yazara ait kitapları dik konumda yanyana ve alfabetik sırayla dizmek de düzen sağlama konusunda yardımcı olacaktır. Ayrıca kütüphanenize uzaktan baktığınızda düzenli olduğu hemen farkedilebilecek ve misafirler için de aradıkları kitapları bulmak kolay olacaktır.

Bir diğer konu da kütüphanenizin büyüklüğü ve konumu. Bence ne kadar büyük o kadar iyi, ama tabi yer sıkıntısı her evde olduğu için kitaplık almak yerine duvara monte raflar yer konusunda daha ekonomik olabilir. Zamanla kitap sayınız arttıkça raflar da tavana doğru yükselebilir, hatta ahşap bir merdiven hem işlevsel hem de dekoratif olarak kütüphanenizin yanında durabilir, yüksekteki raflara erişimi sağlayabilir. Bizim evdeki kitaplığımız iki kitaplığın yanyana konulmasıyla oluşturuldu. Kelebek mobilyadan satın almıştık.  Biraz genişçe bir salonumuz olduğu için kitaplığa yer bulabildik. Ancak zamanla yeni kitaplar satın aldıkça biz de yeni çözümler düşünmek zorunda kalacağız.

Kütüphanenin toz tutma sorununu da konuşalım. Kitaplar çoğunlukla stabil durdukları için üzerleri zamanla toz tutarak evde sıkıntıya yol açabilir. Kitapların tozunu  nemli bir bezle diğer eşyalar gibi almaya kalkarsanız da kitaplarınız zarar görür. Bu durumda yapılabilecek en iyi temizlik önerisi püsküllü toz fırçalarını kullanmak. Oldukça uygun fiyatlara temin edilebilir. Kuru oldukları için de kitaplara zarar vermezler. Düzenli aralıklarla kitaplığın kendisini ve yerleri sildiğiniz ve kitapların üzerindeki tozları da fırçaladığınız sürece tozla ilgili sorunlar ortadan kalkar. Ama ben uğraşamayacağım diyorsanız cam kapaklı kitaplıklar da  iyi bir çözüm olabilir.

Gelelim kütüphanenize ekleyeceğiniz kitaplara karar verme ve satın alma sürecine. Okumak istediğiniz yazarların son çıkan kitaplarını takip etmek, çok sevdiğiniz bir yazara ait tüm kitapları toplamak, size tavsiye edilmiş kitapları satın almak gibi pek çok yöntemle kütüphanenize yeni kitapları eklemeye karar verebilirsiniz. Hatta bazı kitapevlerinin belli bir konsepte göre çıkardıkları kitap serileri de oluyor. Mesela İş Bankası yayınlarının Modern Klasikler serisi gibi. Ayrıca Cumhuriyet gazetesinin Kitap ekinde harika kitap tavsiyeleri oluyor. Bunun dışında kitapçı gezmek, kitap fuarlarına gitmek, sahaf gezmek de yeni kitaplara ulaşmanız için yöntemler. Bu yöntemlerle satın almak istediğiniz kitaplar için bir excel dosyası hazırlamanızı tavsiye ederim. İnternetten bütçenize göre aylık satın almalar yapabilirsiniz. Çoğu site güzel indirimler yapıyor, ayda bir kez alım yaparak kargo işini de ücretsiz halledebilirsiniz. Ayrıca düzenli olarak excel dosyasına satın aldığınız kitapları ekleyerek kütüphanenizdeki kitapların listesine ulaşabilir ve yanlışlıkla kütüphanenizde bulunan bir kitabı iki kez satın almamış olursunuz. Böyle bir hata yapılmaz demeyin bizim başımıza gelmişti, ikinci kopyayı bağışladık.

Zamanla fikirleriniz değiştiği için ya da yer darlığından kütüphanenizden çıkarmak istediğiniz kitaplar olabilir. Böyle bir durumda da Letgo gibi online satış platformlarında kitaplarınızı satabilirsiniz, ya da kitaplarınızı bağışlayabilirsiniz.

Sürekli kitap alırken okumayı da ihmal etmeyin tabi. Eşimle ben her ay başında kendimize okuma hedefi koyuyoruz. Ay sonuna doğru hedefleri bitirmek için biraz daha fazla okumaya zaman ayırmak durumunda kalsak da halimizden memnunuz. Siz de başkalarıyla birlikte böyle hedefler koyarak birbirinizi destekleyerek okumayı arttırabilirsiniz.  Ayrıca sosyal medyada geçirilen anlamsız kayıp zamanları da birkaç sayfa kitap okuyarak kazanmak gibi çabalarla da kitap okuma miktarınızı arttırabilirsiniz. Ama zaten iyi bir kitap okuyucusu olmasaydınız  bu yazıyı şu an okuyor olmazdınız, yani daha çok kitap okumanız için tavsiyeye ihtiyacınız yoktur:)

Umberto Eco ve Jean-Claude Carrière'in sohbetinden oluşan  "Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın" adlı kitapta bu iki kitap severin kütüphaneleri hakkında ve kitaplar hakkında çok eğlenceli bilgiler mevcut, tavsiye ederim. Konuşmalarının bir yerinde tüm kitapları okumak mümkün değil ama okumadığınız kitaplar hakkında bilgi sahibi olmak da kötü birşey değil gibi bir cümle vardı. Hatta örnek vermişti Savaş ve Barış'ı hiç okumadım ama ne hakkında olduğunu biliyorum diyerek beni de okuyamadığım kitaplar için vicdan azabından bir nebze olsun kurtarmıştı. Hatta Umberto Eco kütüphanemdeki tüm kitapları okumaya ömrüm yetmez demişti, nitekim kendisini 2016 yılında kaybettiğimizi düşünürsek geriye okumadığı bir sürü kitap bıraktığından eminim.

Bu arada son olarak Tsundoku denilen kitap satın alma hastalığı diye bir hastalık da varmış. Birçok kişi bundan muzdaripmiş:)

2 Mart 2020 Pazartesi

Kırmızı lahanalı sucuklu makarna

Makarnayı herkes sever, ama ben sadece iyi soslu bir makarnaysa severim. Hatta yıllarca makarna sevmedim. İtalyan bir arkadaşımla bir süre birlikte yaşadığımda benim bildiğim şey makarna değilmiş dedim. O günden beridir de ondan öğrendiğim tekniklerle çeşit çeşit birbirinden lezzetli makarnalar yaptım. Bu tarifi ise Jenni Fleedwood'un "30 Dakikada Pişen Yemekler" kitabından esinlenerek yaptım. Oldukça basit ama çok lezzetli ve şık görünen bir tarif. İçerisindeki malzemeler kolayca ulaşılabilir. Üstelik makarnayı yaparken zaman da tuttum 20 dakikada masaya getirilebiliyor. 
Tarifi vermeden önce makarna yapmak için birkaç ayrıntı daha anlatayım.
Öncelikle makarnayı haşladığınız suyu yağ dökmenin hiçbir anlamı yok. Makarnanın yapışmamasını sağlayabilecek tek şey sosudur. Suyuna yalnızca tuz atın. 
Makarnanın kalitesi çok önemli. Bazı markalar çok kötü sonuç veriyor. Barillla her zaman iyi sonuç verir, üzerinde yazan pişirme süresini de aşmamak lazım. 
Makarnayı bir ana yemek gibi düşünüp sosuna ana yemek emeği verirseniz sonuç mükemmel olur.
Makarnayı süzdüğünüz sudan bir bardak kadarını köşeye ayırırsanız  hazırladığınız sosun kıvamını açmak istediğinizde bu nişastalı sos çok işinize yarayacaktır. 
Makarnayı yiyeceğiniz kadar pişirin, ve pişirir pişirmez sofraya getirip afiyetle yiyin. Nerden duyduğumu hatırlamıyorum ama İtalyan anneleri makarna yaptıklarında çocuklarını sofraya çağırdıktan sonra çocuklar hemen gelmezlerse çok sinirli olurlarmış. Yani makarnayı bekletmemek lazım. 
Gelelim tarife. Tarif 2 kişilik. Malzemeler çok az, makarna, sucuk, soğan, domates püresi ve kırmızı lahana. 
Orjinal tarifte dana sosis kullanılmış. Ben kaliteli bir sosis bulamadığımdan güzel fermente bir sucuk kullandım. Kırmızı lahananın da ince ince doğranması çok önemli. İşe ilk olarak makarna suyunu ocağa koyarak başlayın. Bir tava çıkarın ve yarım bir soğanı küp küp yemeklik doğrayın. Zeytin yağında tavada soğanları kavurun. Bu sırada sucuğun zarını çıkarın ve sucuğu kıyma gibi parçalayın. Dağınık dağınık minik parçalar olsun. Sucuğun miktarını çeyrek sucuk gibi düşünebilirsiniz. Bunları da soğanlara ekleyip pişirmeye devam edin. Soğanlar tamamen öldüğünde (yaklaşık 5 dakika sürer), 1 su bardağı kadar domates püresini tavaya ekleyin. Bu aşamada karabiber de ekleyebilirsiniz. Tavada sos hazırlanırken makarna suyu kaynadıysa 250 g makarnayı da suya atın. Kelebek ya da fiyonk gibi bir makarna türü uygun olur. Sos kaynarken kırmızı lahanadan ince ince dilimler çıkarın. Bütün bir kırmızı lahanayı ikiye böldüğünüzde bir yarımının çeyreği kadarını tahtada ince ince kıyın. Domates sosunu koyduktan yaklaşık 5 dakika sonra da ince kıyılmış lahanaları sosa ilave edin 1 dakika kadar sosta çevirip altını kapatın. Pişen makarnayı süzün, süzerken bir bardak suyundan ayırın. Süzdüğünüz makarnayı sos tavasına alın ve karıştırın. Makarnalar sosun içinde rahatça hareket edebilsin, sos yoğunsa makarna suyundan bir miktar ekleyin. Lahanaların dişe gelir vaziyette olması önemli. Yumuşamış lahanalar aradığımız kıtırtıyı vermez. Orjinal tarifte lahanaları hiç pişirmiyorlar ama bence 1 dk pişirmek, lahanaları tam kıvamında yapıyor. Hafif kıtır ama çok da değil. Yanına bir kadeh kırmızı şarap ve limonlu bir salata ile harika bir akşam yemeği menüsü olur.